Wednesday, November 26, 2014

yorgun ruhlarimiz;

yorgun zihinlerimizin eseri, ruhun ve beynin birbiri ile iliskisi suphesiz!
 a new approach to mind-body problem

Monday, November 24, 2014

Full time

ogrenci hayatinin suyunu cikardigim su gunlerde, projeden projeye kosarken, hare kirshna yemek sirasi beklerken, kendimden on yasa kadar kucuk arkadaslarimla gormemis gibi gulup kendimle eglenirken, az yiyip cok gidasizken, her saniyeye bir detay sigdirirken ve tabi ki her seyi son dakikaya kadar surundururken ve hic bir teklife hayir diyemedigi kadar kafasinda binbir hulyalar kurarken, insan kendisinin farkli bir boyutunu kesfediyor. Icinde bulunmadigimz senaryolarda ne yapacak olacagimizi bilemeyiz ya, iste hayatimda o farazi durumlardan biri daha gercek oldu!  Aklimin sinirlarini zorlamayan ortamlarda enerji seviyemin nerelere vardigini test edebildim. Kendisinden en son 15-20 yil once haber aldigim deli, halen biraktigim yerdeymis!

Saturday, November 22, 2014

Bugun yazmali diye icimden geciriyordum,

eve donus yolunda. Ilik bir aksamdi, kutuphaneden yine gec cikmistim, sokaklar parti modunda insanlarin kalabaligi ile daha guvenli  hissediliyordu, kafamda herzamanki ardisik dusunceler akisi, ayaklarimin vucudumu eve tasimasina eslik ediyordu.
Dusunce olmadan gecen bir an yok, gerekli-gereksiz, hayal-gercek, umut-kurgu, sikayet-sukran ayirt etmeden her duygu ve dusunce formunun hakkini vererek hem de. Cok dusunup, cok hareket edince iyi olmayan seyler de oluyor. Degisimin hizi oyle artiyor ki, degismek uzre yasar gibi oluyorsunuz. Herseyin bir miladi oluyor, eskiyen seyden sadece kurtulmak istiyorsun ve en kotusu yeniler bile cok hizli tukeniyor. Bir de tatminsizlik denen seyi ilk defa anliyorum: Neyin yan urunudur bu tatminsizlik hali? ancak olan oldu ve artik doyumsuzlugun lanetine erdim. Hersey eksik, hicbirsey yetmiyor. Ogrendiklerim, dusunduklerim, konustuklarim, duyduklarim, dostluklarim, okuduklarim sadece yetmiyor; saatlerce kuutuphanede kalsam, orda yatsam kalksam yine yetmeyecek zihnime! her anlamda tatminsiz bir ruh oldum.

Thursday, November 20, 2014


Bu aralar yalniz kaldigimi hissediyorum, sinif arkadaslarimla bir ortaklik bulmak cok zor, onun disinda ise kimse ile gorusme sansim yok. Artik hocalara yanasiyorum, tabi onlar anlam veremiyordur dostluk kurmak adina giristigim dogal gorunmeyen cabalara. Okul yukunu ustlenmek ne kadar eglenceli ise, o kadar da yalnizlastirici oluyor, ancak bu yalnizlik meselesi yeni degil, yillardir matematik ve fen seven, delilesen, cok gulen, eglenen, sanata edebiyata merakli delilerin eksikligini yasiyorum, ve insanlarda bu ozelliklerin bir kismi varken diger kismi eksik kaliyor olsa bile, akademi bu anlamda iyi bir yerdi. Simdi ise normallik basa bela...Cozumu ise gomulecek bir iki kitap bulmak, gomulmeye zaman varsa tabi...

Sunday, November 16, 2014

Odevimi tamamlayabilmek icin sabirla aydinlanmanin gelmesini bekliyorum, yarina az kaldi; beklemeye daha erkenden baslamaliydim...

Wednesday, November 12, 2014

Bugun

haftalar sonra ilk defa bir arkadasimla bulustum, bir Japon restoraninda yemek yedik sonra  Trafalgar Square'de Notes Cafe'de kahve icerek matematigi, matematikcileri, okullari ve sinif sistemi ile isleyen duzeni elestirdik. Sonra ayrilip yola dusme vakti geldi. Yine nereye cikacagini bilmedigim ancak tanidik sokaklardan yurudum. Yagmurlarda yerinden oynamis kaldirimlara basarken, kose baslarini artik tanidigimi farkettim. Mariuanna kokan yerler, hangi isikta ne kadar beklendigi, nerde trafigin yonunu anlamadigim icin daha dikkatli olam gerektigi, kodlanmisti zihnime.
12 Kasim 2014

Tuesday, November 11, 2014

Bireysel gunlerimize yeni bir tanesi

eklendi, cok guzel bir tanesi hem de. Sabah saatlerinde hazirlamaya calistigim makalem butun enerjimi almis vaziyetteyken, ancak onu az cok duzene sokabildikten sonra bir yarim saat uyku ile vucudumu dinlerdiriyorum. Kisa uykunun ustune dus alip, en guzel kiyafetlerimi giyip, takilarimi ve fularimi da kiyafete gore ayarladiktan sonra Garrick Cafe' ye bir posta daha oturup konusmam uzerine calismaya geliyorum. Geleneksellesen somon ogle yemegim ve ardindan dudaklara gectigim ince bir tabaka rujla, sozlestigim yere dogru yola koyuluyorum. Hersey guzel: dusunmek, anlatmak. konusmak, matematik. Onsuz eksik oldugumu daha iyi anliyorum. Aramizda bir yanlis anlama oldu, yoksa seviyorum matematigi, zihnimin bir parcasi, landscape' i...
Birkac saat sonra, ince ince dusen yagmurda eve yururken, yolumu minik bir paket patetes cipsiyle ve cibatta ekmekle tatlandirdim.
Istahla ekmegimi yerken, hergun onunden gectigim evsiz kardesimin benden yemek istemesine kayitsiz kalmadim. Ekmegimi onunla bolustum. King's Cross'a ulastigimda tezgahini toplamakta olan Afganistan'li  gencten artik rutin bir seramoni ile avacado'larimi aldim. Deliligin, ogrenmenin, yorgunlugun ve kendini uzun zaman sonra hakkiyla birseye kaptirmis olmanin sarhoslugu ile yoluma devam ettim. Ruzgar hosuma gitti, hep gider...
Eve geldim, odevimi yapmam lazim. Bir turku dinliyorum, asik olmam gerektigine karar veriyorum. Kalbimde bir sizi beliriyor, dusunsellikten daha derin bir mesele bu, kaynagina ulasmadigim yurek burkuntularini duyuyorum. Bir sarki daha dinliyorum. Delilik cok keyifli geliyor, canim daha cok acimali, ruhuma pusular kurmaliyim; bu en sevdigim serin aksam ruzgarlarinda yuregimdeki askla acimaliyim!

11 11 2014

Saturday, November 8, 2014

kendimden

ne tur bir manyak yaratmisim, anlasilir gibi degil. Koca bir cumartesi gununu odadan disari cikmadan bir Random Matrix Theory makalesini anlamaya verdim. Aciktim, susadim, karnin agridi, saclarim yaglandi, kaslarim farkinda olmadan onlara giden parmaklarimin darbesiyle sekilden cikti, ara sira moralim bozuldu, ama yilmadim: okudum, bilmedigim kavramlari ansiklopediden arastirdim ve sonunda bir arpa boyu yol aldim! O arpa boyu, mutlu olmama yetti.
Simdi ise yagmur deli deli Sky Window' uma vuruyor. Bu sartlarda disari cikip Indian Vegeterian yemek alarak vucudumun artik isyan ettigi sandwic diyetini bozmak varken, evde cumartesine devam...

Friday, November 7, 2014


Mutluluk biriktirilebilir mi, keske goz yaslarini siselerede saklayabilecegimiz gibi mutlulugumuzu  da bir yerde depolayabilsek. Ihtiyac duydugumuzda kullanamasak bile ara ara bakip gormek guzel olurdu. Mesela 2011 yilinin yilbasi gecesi mutlulugu, 2014 yilinin okul heyecani gibi. Hayatin icinde hem cok mutluluklar hem de mutsuzluklar oldu. Simdi daha iyi anliyorum  ki uzun mutsuzluklarin sebebi cirkin sokaklar ve onun sagina soluna dizilmis bos ve rutin hayatlarmis; yoksa yasamak guzel!!!

Thursday, November 6, 2014

Karalama ihtiyacim

ev-okul arasi yoldaki uzun hesaplasmalarda diniyor olsa gerek. Su anda hersey proje ve odev yetistirmekten ibaret, sehri hayran hayran seyretmeye vaktim yok, is basvurusu yapmaya da, okulun parasini odemeye de... Bugun 15 dakikada ogle yemegi yedim ve favori dersime kostum. Dogru duzgun temizlenmeden ustune ruj gecilmis dudaklarimda somon yagi ile pembe boyanin karsisimindan farkli bir sey olusmustu. Birer birer attigim adimlar karsiligini buldu ki simdi ayni adimlarla bana geliyor K. Ustumde olusturdugu baskiyi seviyorum, motive edilmeyi hep cok sevdim, son yillarda ise ihtiyacdan dolayi  "push" edilmeyi... Ona ne ifade ediyor olabilirim, ancak beni dinliyor ve anlamaya calisiyor. Degisik biri, fazla bu dunyadan sayilmaz. Ondan tutarlilik beklemek bile sacma olur. Bunlari bir tarafa koyup, isime bakmam lazim.

Tuesday, November 4, 2014

hayat bayram olabilir,

ama degil. Cunku o farkindaliga ulasamadik. bir de cok kalabaligiz, bilincsizce ureme basa cikamadigimiz bir kaosa sebebiyet vermis.