Saturday, August 24, 2013

Günlük tadında

yazarken aslinda zor diye anlatilmayan, belki yetmez diye sozcuklere dokulemeyen ne cok sey var. Kisayol kelimeler kullaniyoruz durumlari anlatmaya. Mesela "alismak" diyoruz, "alisamamak" diyoruz: ikisi de sonuc belirtiyor, surecle ilgili hicbir ipucu yok. Mesela benim orenegimde o kadar kompleks bir durum var ki; olayi alismaya indirgemek ne buyuk haksizliktir. Mesela: onceden bakip bakip gecici dedigi seye bu kez bakip kalici demek ne buyuk degisikliktir. Onceden tuketici gozuyle en iyilerin bir kismini yerinde kullanip, bazilarini yaninda goturmek varken artik Botanik parkin yesilinde kirsalin verebildiginin en iyisine bakip, bu cografyanin yogunlugunda hicbiryere kacmayacak oldugunu bilerek bir tepeye oturup karsi tarafta agaclarin parlak yesili ile gokyuzunun acik mavisi arasinda kabullenme egzersizleri yapmak durumunda olmak her babayigidin kari degildir. Eski dunyadan kopabilmek icin caba gosterilmis ve o kopus en guzel haliyle gerceklesmisken, tekrar baglar kurmaya calismak ne kadar sagliklidir. Gevsemis sinirlerle hayata karsi alayci bir tavir takinmak ve etrafindakilere korkular verdigini bile bile otokontrole ihtiyac duymadan kendi dunyasini bu sehrin icine koymaya kararli olmak, alismaktan fazlasidir.

No comments: