Sunday, August 3, 2025

 Simdi yazmanin sirasi degil, kisa sureligine evde sessizligi bulmusken yapilacak tonla degisik is var. Şu bir saati kriptografi ders notllarini hazirlamak icin, ya da iki haftaligina evden gitmeden once banyoyu camasir suyu ile yikamak icin kullanabilirim. Ama ofis odasina oturmus, fazla sicak olmayan bu ogleden oncesinde, pencereden tam goz hizama denk gelen agac tepelerininn gokyuzu ile birlesme cizgisine bakarken, serin esen ruzgar "bana" ulasiyor, ve alakasiz bir konudan  da girecek olsa,  iki laf da o karsilik vermek istiyor. 

Zihnimin genel olarak hayatin matematigi ile mesgul olmasindan, arada bir-iki denklem cikardigimda, bunu eșimle paylașiyorum.  Uzun suren rahatligin,  mutsuzlukla sonuclandigini;  uzun mutsuzluktan ve savastan sonra buyuk rahatlamalar geldigini bu kez baska bir sekilde ifade etmisken, o bunun ekonominin temel prensibi oldugunu soyledi. Bu prensibi her kavrama uygulayabilirsiniz, iyi hicbirsey bedava degil, bedava gelen mutluluklarin faturasini bir yerde tokezleyerek ödüyoruz. Iyilige kavusmanin daha etkin yollari olabilir ama kolay yolu yok, bunu bilince hayatinin neresinde oldugunu ve  neye daha yakin oldugunu hesap etmek daha kolay olabilir. 

Demiyorum ki hepimiz marathon kosalim ya da fizik muhendisi olalim, ama ne alan olursa olsun yeni bir yere ulasmak icin sinirlarinin zorlanmasi sart. Misal toprakla calismak: terlemen, yorulman, camura, solucanlara bulanip, karsina cikan probleme cozum uretmeden ilerlemen mumkun degil. Ya da annelik, kendini buna tam adamadan, gecistirerek, kisa yollarla, gecici cozumlerle yeni bir noktaya ulasman mumkun degil. O surecten daha guclu cikabilmek icin degisme esnekligine sahip olmak lazim, kendinden gecmek ne kadar acili olsa da sonunda baska bir kendinle bulusacaksin.  Ekonomide "there is no fee lunch" diyorlar, aksi bir ornek verilene kadar "mutlulugun kolay bir yolu olmadigini" axiom ilan ediyorum. 

4 comments:

gul said...

hap yapmışsın! Aldım ağzıma attım. Bunları her ne kadar bilsem de başkasından duymak, deneyimini dinlemek, illa ki bir öğreti çıksın diye sonunda beklemek... Evet öyle! Son zamanlarda hayatta her tökezlediğimde 'Sen bir yetişkinsiz, hadi devam' diyorum.

brownian said...

Teyzem'i izlerken basim donerdi, cok emek verirdi, evine, cocuklarina, misafirlerine. O adanmislik bana asiri ve gereksiz gorunurdu. Uzun yillar o tempoda calisti , hala devam ediyor. Sonunda hepimizin saygisini kazanmis, kendini gerceklestirmis, zihinsel olarak huzurlu bir yaslilik yasiyor.

gul said...

çocuklar bir parça özgürlükleri ellerinden alınmış hissetmiyor mu?

brownian said...

teyzemin cocuklarini kast ediyorsun degil mi? annemin bir deyimi vardir, "beceriksiz annelerin kizlari becerikli, becerikli annelerin ki beceriksiz olur" diye, kesin ki cocuklar icin fazladan yapilan seyler bagimsizlasma sureclerini sekteye ugratiyor. Teyzem 60 kusur yasinda ve kendi evinde kalmak yerine, yilin buyuk kisminda kizinin evinde onun duzenine yardimci oluyor, kizi daha rahat gezebilsin ve huzurlu olsun diye.