sonunda bu sorunun kendi adima cevabini buldum. Sevgi bir insanin/nesnenin bedavadan, yani biz cok birsey yapmadan, bizde uyandirdigi harika duygulardir. Anahtar sozcuk "bedava".
Cevabi 14 şubat'ta birkac soruyla buldum. "Cocugumu seviyor muyum", diye sordum kendime. Cevabi "evet" degildi, kesinlikle "hayir "diyemem ama cevabin evet olmadigi kesin :) neden cocugumu sevemiyorum, cunku bende uyandirdigi guzel duygularin pahasindan cok daha fazla bir emek harciyorum ona. Siklikla, bu iliski birgun biterse, zarardan kara gececegimi dusunuyorum. Kisaca, onun fazladan bana getirdigi birsey yok, var olusundan dolayi yuregimde sevgi selalaleri akamiyor. Tersine, gencligimin son demlerini sevmedigim bu rolde harciyorum. Bize guvenerek (disaridan bilincli gibi gorunuyor, oyle olmama ihtimali de var) sectigi bosvermisliginin ve deneyselliginin bedelini hepimiz birden oduyoruz. Biz bosveremiyoruz, o da kendinden veremiyor.
Cocuga her an hakkiyla sarilirim, onu coskuyla operim, ama icimde biriken ofke hesaba girince onu gercekten sevdigimi soyleyemem.
Alma-verme dengesinde su anda batık haldeyim, pozitife gecene kadar -hicbir sahada- sevgi yok demek ki.
Edit: Bu satirlari yazdiktan sonra oglan ani ve siddetli bir karin agrisi ile acile goturuldu. Halk arasindaki deyimle, yazdiklarim Tanri'nin gucune gitti. Iyi tarafindan bakarsak, Tanri bizi duyuyor! o halde Tanrim ben aslinda sey demek istemistim: su cocuga biraz daha akil fikir ver ve daha da saglikli yap!