Tuesday, July 30, 2024

şișelenmesi gereken duygular

Eski mezarlarin icinde bulunan kucuk camdan gozyasi siselerini ilk gordugumde cok takdir etmistim, kesinlikle cok yerinde bir adetti, cunku acinin kayit altina alinmasi, haykirilmasi lazimdi ve aci bosluga birakilamazdi... Ölüm, dunyadaki en sasirtici sey, dusunsene:  var var var var....var ve bir anda YOK!  Hele bir de hayatinizin en ortasindaki insanlardan birinin boyle aniden yok olusu... elbette ki o acilarin her zerresine kadar ozelenle sarilmasi ve saklanmasi lazim. 

Lisede (yatili), ilk donem cok bunalmis ve cok aglamistim. Aglarken de peceteye ihtiyaci olur ya insanin, o gozyaslari ve sumuklerin gittigi peceteleri toplamis bir posete doldurmus eve donem sonunda eve getirmistim. Cektigim acilari nişâni.

Siselenmesi gereken bir duygu daha taniyorum. Mesela yeni bir adim atarsin, evinden ayrilir bir yere gidersin,  belki yeni bir ise baslamissindir, ilk bir hayal kirikligi olur, dengeni kaybedersin, onu asip kendini tekrar iyi hissedene kadar gecen zamanda yasadiklarini kucuk bir balona koyabilirsin, ama tabi agzini sıkıca baglamak sartiyla. 

Duygulari element olarak dusunebiliriz, aci, sevinc, saskinlik... ama aslinda biz duygulari boyle element haliyle yasamiyoruz, complex duygu kokteylleri halinde yasiyoruz. Ayrica hissettiklerimiz belli bir olay ve ana spesifik ve bu yuzden cok boyutlu,  beynin bircok bolgesi birden uyariliyor ve hal boyle olunca yasadiklarimiz anlayabilmek cok daha zorlasiyor.  Zamanla ve deneyimle o karmasik duygulari tanimlayabilir hale geliyoruz. Benim de listemde el atimasi gereken bir duygu daha var, simdi daha degil... Zamani gelince onu da șişeleyip vitrine koymali. 

Thursday, July 18, 2024

Avrupa'da  cok guzel bir sekilde yeme/icmeye dustuk.  Yasamin icinde yeni zevkler kesfetmek de bu oyunun bir parcasi. Bu hafta, guzel bahceler ve saraylar, okyanus kenarinda sevimli kasabalar gorerek gozlerimizi guzelliklere doyurduk,  espressolar, ginja'lar, ardisira  balik ahtopot, bacalhau'lar ile deniz urunlerine doyduk, firsat buldukca sicakligi hala uzerinde pastel de nata  'larla kendimizi simarttik. Cok doyurucu bir gezi olmakta. (Masallah, 🧿)

Temmuz 18

Friday, July 5, 2024

Öznur

 Ortaokul zamanlari miydi, yoksa lise mi?  Bos gecen yaz gunlerindde spontane yasiyorduk hayati. Bir gun sadece yidizlari seyretmek icin, bir geceligine köye gitmeye karar verdik. Köy arabasina binip kendimizi köye attik. Nene-dede evinin onunde, ahir daminda, alcak tahta iskemblelere oturmus, basimizi goge dikmistik.  Nasil yildizli bir geceydi, surekli yildizlar yer degistiriyor, kayan yildizlarla beraber hizlica dileklerimizi siraliyorduk, icimizden. O gece hem sohbet ettik, hem hakkini vererek yildizlarla dolu gokyuzunu seyrettik. Yorulunca, gece yatmasina kime gittik acaba, Mayre Hala'ya mi Gule Teyzeye mi? Sabah da gunes dogmadan  yine koy arabasina binip sehre donmus olmaliyiz. Uykusuz oldugumuz icin, tasli-toprakli yollardan sallanarak gelen arabada hic konusmadan seyahet etmis biraz da uyuklamis olmaliyiz. Sabahin ilk isiklarinda sehre ulastigimizda eve en yakin yerde aractan inip,  memleketin her saatte kavurucu gunesinde eve yurumus, hemen kendimizi yataga atmisizdir. 

Sonra, bir gun benim zorumla Ali'nin yeni bisikletine bindirmistik seni.  Gunun sicagi gecince sokak saatleri baslardi, ertesi aksam ben carsidan gelirken sen bisikletin ustunde,  "Ali tut, tut!!" diye  cigliklar atarak pratik yapiyordun, hic sorma firsatim olmadi, ogrendim mi o bisikleti surmeyi...

Ayni yazdi degil mi, fırının ustundeki dairede oturan cocugu begeniyordum. Adinin Selim oldugunu saniyordum,  ve akrostişli sisirler yaziyordum ki,  adinin Sinan oldugunu Dilek'ten ogrenmistik.  Sen de  platonik askima eslik etmis,  Sinan'in kardesi Selcuk'tan hoslanmaya baslamistin.  Selcuk ile ayni okuldaydik, bir yil buyuktu ve ayni servise binmisligimiz  vardi, ondan cok hazzetmezdim, biraz cocuksu gelirdi,  ama sen boyle hașari seviyorsan demek ki... Yaz aksamlarinda sokak kedileri gibi disarida dolaniyor, sevdiceklerimizle goz goze gelmenin yollarini yaratiyorduk. 

O yaz anilarla dolu, sizi  salcali makarnaya alistirmistim mesela. Ilk yapisimizda bol zeytinyaginda  salcalarin kucuk bezecikler halinde kavrulusu gozumun onunde, sonra o makarnayi severek yemistiniz.

Sonra bir ara Istanbul'dan halanlar gelmisti, gunun en az yarisini sizde gecirdigim icin onlarla da kaynasmistim. Ozelikle enisten ne tatli bir adamdi, hayat dolu ve neseliydi, mutfagin kontrolumuzde oldugunu bildiginden bir gun malzemelerini  alip gelmis, onun tarifiyle et-sote pisirmistik. O yemegin tadi da aklimda, ve sebzeleri nasil kucuk kucuk dogradigimiz.  Ha bir de enistenin yepyeni, koyu yosun yesili Mercedes'ine binmek oyle guzeldi ki, paranin  ekstra mutluluk alabilecegini oylece ogrenmis olduk.

Aah Oznur sen nasil ozenli bir insandin. Bazen tatli yapmak aklina gelirdi, kucuk tatli tarifi defterini cikarir icinden bir tane secerdin.  Eksik malzemeleri almak uzere  bakkala gitmek icin,  etegini utuler, kiyafetlerini degistirir, upuzun acik kahve saclarini ozenle tarar, birkac defa bukerek ve katlayarak topuza donustururdun. Evden cikmadan, buzdolabinda tuttugun gul esansli Johnson Baby kolanyayi hem kendine doker hem bana ikram ederdin,  ve oylece bakkalin yolunu tutardik. Yaptigin herseyi cok buyuk bir titizlikle ve sonucu mukemmel cikacak sekilde yapardin. Hem arkadasim hem kuzenimdin ve sana hayranligim cok buyuktu. Seninleyken senin hayatini izler, ona uyum saglardim, eve gelince ise kendime donerdim. 

O yaz o kadar cok vakit gecirdik ki, annem birgun "sizi ayni aileye gelin verelim de birbirinizden hic ayrilamayin!" dediginde birbirimize bakip nasil kikirdamistik, Sinan ile Selcuk!  O hayal o yaz oracikta kaldi, ta ki buraya yazana kadar. 



Wednesday, July 3, 2024

Bu yil

neredeyse biyolojik bir ritme donusturerek iki haftada bir birseyler karaladim burada, son yillarin sessizligine gore buyuk bir disa vurum. Bu performansi bir ilham perisine borcluyum, evet hemsirem sen! 

Bugun itibariyle yaz okulu bitti,  sicak ogleden sonrasi sessizligine bir  gevseme hali eslik ediyor. Biraz da kronik uykusuzluk var...son ayda gececi oldum. Gece el-ayak cekildiginde, ofis niyetine kullandigimiz bos odaya geciyorum, pencereyi aciyorum, hava durumuna gore bazen serin bazen sicak ruzgari iceri davet ediyorum, sari isikta ve yerdeki acik renk kalinca halida, gecmise dair tanidik bir zamani yasiyorum sanki. Icime tatli bir genclik heyecani geliyor, sanki onumde bilmedigim guzel bir gelecek var ve o guvenle ani yasiyorum. 

Bu odadan, geceden, heyecandan ve genclikten ilham alarak aklima Hatirla Sevgili dizisi geldi, Icinde fazla miktar aci olan Turkiye'nin yakin gecmisine dair tarihsel dizileri izleyemiyorum. Ruhum parcalaniyor, mahkeme/hapis/iskence sahnelerinde, o yuzden sadece "askli" kisimlari secerek izledim.  Oyunculuk nasil olursa olsun, o yogun asik olma simulasyonunu verdi, ve oylesini  hic yasamamis olsam da masallardan tanidik o  hissi hatirlamak guzeldi. Askin en yuksek mertebesine dair bir algimiz var, ve bu tamamen dusunme gucumuzden geliyor. Gercekte, pratikte, ise ask bambaska birsey. Sanirim hayatimda eksikligini hissedecegim tek sey, hayal edebildigim kadar buyuk yasamamis oldugum duygular. Ikisi arasindaki aciklik,- duymamaya calistigim- bir aclik hissi olusturuyor olabilir.