Hayatim -genel olarak- yasanilacak guzelliklerin bedelini onceden odemek seklinde gelisti. Ve sonunda ancak bu yasimda anladim ki emeksiz mutluluk olmuyor. Her guzelligin tadi onun icin sarfedilmis cabadan geliyor. Benim icin de emeksiz bir hayat mumkun degildi, beklemek ya da ummak hisleri icinde olmadim hic. Cok zor zamanlarda bile yol almaya, ruhum sarpa sardiginda ise ancak ki batmamak icin butun gucumle kulac atmaya devam ettim. Hedefimden vazgecmek ihtimalini aklima getirmedim, kendime o secenegi vermedim. Cunku beni tek kurtaracak sey onumdeki hedefti. Mesela ruhumun sizisinin vucuduma sirayet ettigi bir sabah, titreyerek yataktan kalkip isimin basina gecmek yerine vazgecseydim kendimi bulacagim noktada yasama sansim hic yoktu. Yasam mucadelem daha iyisi icin degil, yasanilabilir bir huzuru yakalamak icindi ve o huzurun bilhassa az oldugu anlarda tek sansim ne olursa olsun yol almaktan vazgecmemekti.
Artik varolus bicimimi anliyorum ve memnuniyetle kabul ediyorum Hayat, oldugu yerde mutlu olabilme becerisini elimden almis olsa da baska bir acidan comert davranmis ve hedef secip ona ulasma gucunu vermisti. Uzerimizde gururlu bir yorgunluk, gozlerimize yerlesmis huzunle kazanilmis guzellikleri yasama zamanidir simdi.