Tuesday, March 8, 2011
gECENIN pEMBESI
gece en sakin, en aydinlik zamaninda pembe/turuncuya calar. Gecenin pembesi icinde uykuda olan sevdiklerini hatirlatir insana. Sicak yataklarinda ikinci/ucuncu uykularini uyuduklarini bilirsiniz, yatmaya gec kalmis halinizla son bir kez camdan disari -mumkunse- sehre bakarken. Bilkent'te sehrin isiklarini gorurdum 7 kattaki odamdan, saat iki' ye dogru yaklasirken ve ben yatmaya niyetlenmisken. Herkesten uzakta butun sevdikleriyle ayni sehirdelikten, sanki onlar beni gormese de ben onlarin simdi ne yaptigini(uyudugunu) bilmem sebebiyle hepsinin annesi olurdum, ya da buyugu iste. Simdiki odamdan disari baktigimda benzer hislerle farkli seyler goruyorum; beklemedigim anda birileri sessizligi bozuyor ve arabasindan cikarken aksam yemeginde yedigi 'chowder' dan bahsetmeye basliyor, benim yatagimdan bile duyacagim bir volumle. Gun boyu caddenin sagina soluna parketmis arabalarin ceza korkusuyla ortadan cekilmeleriyle sokak bombos, yollari sanki toz kaplmiscasina beyaz, halbuki sadece aydinlik... Uzaktaki sevdiklerim gene geliyor aklima. uyuyorlar saniyorum ama oyle olmadigini da biliyorum, gene de huzurla birlikta geliyorlar fikrime ve herseyin yolunda olusuna minnet duyuyorum. Hayatin katastrofik haline dogup ancak kendine gelirken hayatin tersten komasindan korkmaz mi ya insan!
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment