Butun hucrelerimde kiskanclik hormonunun koca bir gun boyunca kiskanclik objelerinden alinan veriye gore degisik zamanlarda salgilanip ardindan cekilmesi sonucu garip bir sarhosluk icindeyim. Insanin öküz gibi kiskanip caktirmiycam diye boğa gibi kasmasi ne garip birseymis bugun anladim. Yazima malzeme ediyor olmam sakin olaki bunu kucumsemenize yol acmasin, bilakis kiskancliktan yaziya siginmis diye dusunun. Kafasi oyle allak bullak olmus ki kosa kosa yazmaya gelmis deyin hatta. Bir gun icinde yarisi yalandan, yani caktirmama kaygisiyla, yarisi hormonun geri cekilmesi sirasindaki gevseme anlarindan gelen sacma salak "up" hallerle; goz kapaklarimda ve midemde yanma, butun hucrelerimde ates basmasi ve buna bagli mide bulantisi seklinde ortaya cikan kiskanclik nobetleri arasinda neler oldugun anlayamazken bir firsatini bulsam da hickiriklara bogulmadan ortami terk edebilsem, yalniz kalabilecegim bir yerlere gidebilsem diye dusunurken, cepecevre sarilmis oldugunun farkina varip iyice aglamakli olmak neymis bugun oyle guzel anladim ki, nasil guzel anlatsam da eksik kalir. Tabi bunla kalmadi hayatin bugun bana verdigi ders; bir de uzerine dunya adaletine inancim geldi. Hayatin bana borclarini bir bir odedigini gormem ve bu hesaplasmanin boyle erkenden olusu beni killandirmadi da diyemem. Aslinda ozgurluge tehdit olarak gordugumden olsa ki borclu olmayi da olunmayi da sevmem. Bugunku adalet durumundan haz duyabilmemin sebebi ancak bu olsa gerek. Tabi, adaletin de oteki tarafa birakilmadigini gormek ayri bir mutluluktu, bu konuyu burda irdelemiycek olsam da. Dedigim gibi su anda hafif bir sarhosluk halindeyim ve kiskanclik hissinin ne kadar tehlikeli olabilecegini damarlarimda fazlasiyla hissedebiliyorum. Aklimla ne kadar hareketlerimi rasyonellige dogru zorlasam da kiskancligimin galip geldigi an ortaligi toz duman edecegini, aklin anasini avradini duz gidecegini goruyorum. Kasilma ve gevseme anlarinin garip ve hosumsu hissiyati disinda, entellektuel bir tarafim vucudumun bugun bana yasattiklarini zenginlik olarak kabul ediyor. Aaah, gun bitmedi ki daha....Bu aksam nasil olacak diye merak ediyorum: kiskanclik nesnelerim aklimi daha fazla "challenge" edecek mi diye korkuyorum. Lutfen etmesin, bugun eridim bittim zaten fazlasiyla, kendimi dizginleyecek guc de kalmadi, kiskancin halinden de anlayacak durumda da degil ki bu his altinda mecburen nesnellesmis sevgili dostlarim.
Yavas yavas isiniyorum yine...
Not: Burda anlatilan kiskanclik karsi cinsi kaybetmekten duyulan hayvani kiskanclik.
Thursday, November 26, 2009
Thursday, November 12, 2009
Biseyler yazmaliyim, diye kalemi aldim elime, son birkac saattir hayalini kurdugum kalemi iste. Bazi gunler oyle bosluk hissi oluyor ki, sanki o boslugu anlamanin tek yolu yazmak gibi geliyor. Oyle ki yasamin icindeki yazma bosluklari haline geliyorlar. Yazi bu kadar mi onemli? yazmazken bile onemliydi (yazabilmek adina doldurulmus onca gunluk'e atifta bulunarak) Bir turlu tatmin edilemiyen bir ihtiyacti.
Bu yazma boslugunda neyin uzerine gitmeli diye dusunuyorum; o kadar cok sey var ki yalniz hepsi cok uzakta, sonuk , icinde oldugum an kadar sonuk. Disarida bir donukluk var, bir anda yasamin disinda kalmis bulmak gibi, dans ederken bir figuru kacirmis olmak, bildigin bir yerlerden tekrar baslamak uzre beklemek gibi. O kadar heyecanli degil ama absurd iste; icinde oldugun seyin seni disari atmasi durumu... Bir taraftan nasil disarida kaldigini merak etmen, ote yandan nerde ve nasil basladigini merak etmen. Ama ayni anda birileri dansa devam ediyor, pik yapiyor, dansin/dahil oldugu yasam akiminin icinde yeni zevkler kesfediyor, sasakaliyor onun surprizlerine.
Bu aralar "eskiden olsa..." larla baslayan dusunceler aklima geliyor. Simdi bir tanesi daha geldi: eskiden olsa uzun uzun kendimi anlatirdim, kendime yakiniligi itibariyle anlamasi ve
boylece yazmasi en kolay sey oldugundan. O yuzden yazma ihtiyacima malzeme olurdum. Simdi artik bu durumun degismis olmasi cok hosuma gidiyor.
Yazmak icinde anlamayi getiren bisey, anladiklarimizin yaziyla ortaya cikip , anlasilirliklarini ilan ettikleri yer yazi. Ya da nasil yazdiginin, nasil anladigini belirlerdigini bildiginden yaziyla disardaki kaosu allaman-pullaman, kesmen-bicmen, boyaman. Yasami ve anilari arzuna gore sekillendirmen ve ikinci bir modifikasyona yani yazmaya ya da yazmaya denk bir hatirlamaya kadar oylece tutmak. Kitabimi yazmak adina icinde oldugum heyecan ve bu anin dogru zaman oldugunu dusunmemi saglayan sey de o hikayeleri artik yorumlayacak olgunluga erismem saniyorum. Hikayeler goremedikce yazi yok...ve beynimim apayri bir kosesinin onlarin yok olmasi yerine zenginlik olarak az masrafla bunyesine almaya karar vermesi. Yani kendisinde gelecek gordugun bir insani az egiterek bunyende calistirmaya baslamaya karar vermen gibi.
Subscribe to:
Posts (Atom)