Bu hafta iki defa ogrencilere karsi sinirlerime hakim olamadim, karsisindakinin zekasini yok sayarcasina girdikleri argumanlari kisisel algilamaya basladim, kendimi tutacak gucu bulamadim, ve saldirdim resmen. O kadar ki kendileri karsimda anlayisli kaldi.
Evden cikarken eslerini open erkekler, opmeyenlere gore ortalama 4 yil daha uzun yasiyormus. Erkeklerin evden ayrilirken kadinlarin hala evde oldugu zaman diliminden bir gozlem olsa. Bizim evde kimsenin kimseyi opecek hali yok, hele evden cikarken, ne alaka...
Evimizin babasini konferansa gonderdik, onun yoklugunda en cok gozumu korkutan sey bulasiklar, o yuzden aksam yemegi icin cocugu karsi tepeye restorana goturdum. Ben burger, oglan salca soslu makarna yedi. Hesap yanlis gelince, yan masayla hesaplarin karistigi ortaya cikti. Yine anne-ogul bizimle ayni yemekleri istemislerdi. Kadin samimi bir sekilde bizle konusmus, bizim oglanin sorularini sevecenlikle yanitlamisti. Demekki bizim siparisler kadar ucret odeyip gitmislerdi, icecekleri restoranin armagani olmus :)
Donus yolunda, oglan sinirlerimi ziplatmak icin cok defa tesebbus ettiyse de, sirf olay cikarmak icin sordugu sorulara kulaklarimi tikamayi basardim, aferin bana. Karanlik daha cokmemis, tepeden yola dogru inerken, ebeveynlik sacmaligi ile bu cennet hayattan mahrum kalisimiz geciyordu aklimdan- bir milyon yuz doksan katrilyonuncu kez. Hayatimdan bir seyi silecek olsam onun ne oldugunu biliyorum.
Bahar bu kez coskusuz geciyor...