Bu aralar kendimi cok iyi hissediyorum. Ayaklarim, ustundeki yuku tasiyabiliyor; ruhum daralmiyor ve cesaretim yeni boyutlara tasimis kendini.
Ruhen daha fazlasina hazirlaniyorum, mesela bir bebekten bir insan yetistirmek ve onda sevginin boyutlarini kesfetmek iyi bir fikir gibi geliyor. Bir insana hayat verirken, onun sevgisinde benligimin cikmazlarini torpulemek istiyorum. Biraz yok olmak, biraz daha cogalmak.
Sabah gunesten once kalkiyorum ve yavasca ortalik aydinlanirken acik havada olmanin keyfiyle gunum daha da guzellesiyor. Apartman insani degilim, hep acik havalarda olmam lazim, mesela acik havada yemek, acik havada uyumak, ve cok daha fazla hareket etmek... Aksam on -onbir arasi gozlerim kapanmaya basliyor ve uykuya dalmam saniyeler icinde oluyor, gece en egzotik ruyalarla ugrasiyor , canavarlarla savasmis butun isimi gucumu bitirmis bir sekilde, tertemiz bir zihinle erkenden uyaniyorum. Hayat, yazin bitmek bilmedigi bu Eylul'de boyle geciyor buralarda.